Bahar Yorgunluğu

Baharla gelen istenmeyen misafir: HALSİZLİK.

Saat çaldı. Güzel bir ilkbahar sabahında, sıcacık yatağınızda keyifle uzandığınız yerden çalan alarmı neredeyse otomatikleşmiş bir hareketle 5 dakika sonraya erteleyiverdiniz. Yastığa yan gömülmüş başınızın tavan yönünde açık olan tek gözüyle pencereye baktığınızda odaya sızan harika ve parlak bir güneş, cıvıldayan kuş sesleri, tatlı tatlı uçuşmaya henüz başlayan senenin ilk polenleri dışarıdaki canlılığın, enerjinin, dönüşüm ve tazelenmenin müjdecisi gibi… Bir gece öncesini düşündüğünüzde her zamanki saatinizde, hatta birazcık daha erken yattığınızı anımsıyorsunuz. Gece uzandığınız kanepeden en sevdiğiniz TV dizisini takip ederken bir ara içiniz geçmişti ve yatağın yolunu zor bulmuştunuz. Tatlıca daldığınız uyku da fevkalade normal seyrinde sürüp gitti. Uykunuz her zamankinden fazla bir bölünmeye uğramadı, hatta rüya bile görmediğinizi düşünüyorsunuz. O halde tamamen dinlenmiş olmalısınız ve zinde şekilde, zıpkın gibi yataktan fırlayıp, kahvaltınızı keyifle yaptıktan sonra dişlerinizi fırçalayıp, ıslık çalarak tıraş olup, güzelce giyinip o günün çok önemli işlerine ve yaratıcı projelerine yelken açmamak için hiçbir sebep yok.

Fakat o da ne, ertelemiş olduğunuz alarmınız sinir bozucu sesini yeniden işitmeye başladınız. 5 dakika ne kadar da çabuk geçti?.. Spor salonundaki koşu bandının üzerinde geçen 5 dakikayla sabah alarmı erteleyen 5 dakikanın tam olarak da aynı süreye denk düşmesi çok şaşırtıcı. Minibüsçü ve uzun yol şoförü edebiyatında sıkça rastlanan “bir sana doyamadım bir de sabah uykusuna” yazısını hatırlayıp gülümsüyorsunuz. Artık kalkma vakti. Daha doğrusu, “neredeyse” kalkma vakti, çünkü ertelemiş olduğunuz alarmın yeniden çalmasına daha 4 dakika var. Aslında kısacık bir süre, fakat yeniden uyku tanrısı Hypnos’un ziyaretinize gelmesi, dahası bu seferliğine rüya tanrısı Morpheus’un da huzurunuza çıkmasına yetecek kadar uzun bir süre

Zaman Einstein’ı haklı çıkarırcasına hakikaten son derece göreceli olmalı. Fiziksel olduğu kadar, psikolojik olarak da göreceli. Yeniden çalmaya başlayan alarma uzandığınızda bu sefer rüyalı bir uykudan uyanmanın mahmurlu içerinde olmaktan dolayı kendinizi 5 dakika öncesine nazaran daha da uykulu hissediyorsunuz. Alarmı bir kez daha erteleme döngüsü kaç defa tekrar edecek bilinmez. Uyanmanız, hem de bu şartlar altında gayet dinç vaziyette olmanız lazım ama sanki baharın son cemresi yolunu şaşırıp üstünüze düşmüş ve ağırlığından kalkamıyorsunuz gibi hissediyorsunuz. Baharın gelmesiyle beraber doğaya ait her şey canlanmış, aceleci ve hevesli görünürken siz tam tersine halsiz ve bitiksiniz.

Bir gayret neredeyse bütünleşip tek parça olduğunuz yataktan çıkmayı başardınız (mesai başlangıç saatini erteleyemezsiniz). Geç kalktığınız için kahvaltı yapamayacağınızdan dolayı pastaneye uğrar, simit, poğaça alırım dediniz. Sabah bakımınız ve kıyafetleriniz de aceleden dolayı biraz üstünkörü oldu ama önemi yok, dışarıdaki hava enfes. Bahar sabahının hem sıcak hem de serin gibi olan tatlı esintisi, parlak gün ışığıyla bezenmiş taze açık yeşilin yansıdığı çimler, tomurcuklanmaya başlayan ağaç dalları yeterince yaşam enerjisi veriyor zaten. Bunu bir de sabah kahvesiyle perçinleyince bomba gibi bir güne başlamanız garanti olmalı.

Fakat her nedense bu günün de diğer günlere benzer geçeceğine dair şüpheleriniz var. Bu sıralar her nedense biraz halsiz görünüyorsunuz. Her zamankine kıyasla daha dikkatsiz ve özensiz çalıştığınızı hissediyorsunuz. Normalde günün ilk saatlerini atlattıktan sonra hissedilen açılma hali bir türlü gelmiyor. Algı ve hafızanız, zihinsel keskinliğiniz de her zamanki randımanında değil. Çevrenizdekilerle gereksiz yere pek konuşasınız, gevezelik edesiniz de gelmiyor. Normalde sabahın ilk saatlerine ve günün bitimine özgü olması gereken göz yanması benzeri ağırlık hissi ve esnemeler, günün tamamına yayılmış durumda. Evet, artık eminsiniz ve çevrenizdeki kimi kişilerin de benzer yakınmalarını hesaba katarak artık bu durumun adını koyabilirsiniz: Bahar yorgunluğu yaşıyorsunuz.

Bahar yorgunluğu nedir? Belirtileri nelerdir?

Genellikle kış mevsiminin bitimini takip eden aylarda sıklıkla hissedilen yorgunluk, halsizlik, kas gerginliği, depresif duygu durum, uykululuk hali, iştah azalması, hafıza sorunları gibi fiziksel ve ruhsal sorunlar kümesine bahar yorgunluğu denmektedir. Bu durum tanısı konulan tıbbi bir hastalık değildir ve tüm dünyada oldukça sık rastlanan bir durumdur. Bahar yorgunluğunun sebebi henüz bilimsel olarak tamamen açıklanabilmiş olmasa da, bazı araştırmacılar bu durumun mevsim geçişine bağlı hormonal ve vitamin metabolizmasına bağlı değişikliklerden kaynaklandığını ifade etmektedir.

İnsan beyni son derece karmaşık bir bilgi işlem sistemidir ve doğru şekilde çalışması pek çok nörohormonun hassas dengesine bağlıdır. Kış aylarında günlerin kısalmasına bağlı olarak azalan ortamsal ışık miktarı, serotonin ve melatonin gibi duygudurum, bilişsel fonksiyonlar, uyku, iştah ve davranış özelliklerini kontrol eden beyin hormonlarının salgılanmasını direkt olarak etkilemektedir. Yine kış aylarında tüketilen meyve ve sebzelerin ihtiva ettiği vitamin ve mineraller yaz mevsimindekilere nazaran daha yetersizdir, dolayısıyla kış aylarının bitimine doğru vitamin depolarının özellikle de D vitamininin büyük ölçüde boşalmaya yüz tuttuğu tahmin edilmektedir.

Her ne sebeple olursa olsun kişilerin kendini uzun süre yorgun ve halsiz hissetmesi normal değildir ve bu duruma hassasiyetle yaklaşılmalıdır. Çünkü bahar yorgunluğu olduğu zannedilen bir durum başka bazı ciddi rahatsızlıkların göstergesi de olabilir. Tiroid hastalıkları, diyabet, kardiyovasküler sorunlar, demir eksikliği, avitaminoz, uyku apnesi ve narkolepsi gibi ciddi uyku hastalıkları, enfeksiyonlar, depresyon, alkol ve madde kullanımı, yemek bozuklukları, fibromiyalji, nörolojik hastalıklar ve kronik yorgunluk sendromu gibi önemli bir medikal hastalığın habercisi olabilir.

Bahar yorgunluğuyla nasıl baş edebiliriz?

Hayat tarzındaki ufak fakat etkili değişiklikler genellikle bahar yorgunluğu sürecinin rahatça atlatılabilmesi için yeterlidir. Genellikle doğru bir beslenme programının eşlik ettiği aktif bir yaşam tarzı, yorgunluğun etkilerini minimize etmeye yardımcı olacaktır.

  • Aşırı yağlı ve şekerli gıdalardan kaçının. Yağlı ve ağır yiyecekler hem kilo almanıza hem de kendinizi hantal hissetmenize neden olur. Zaten kış aylarında yağ depolamaya meyilli olan vücut aşırı ve kalitesiz kalori alımıyla kendinizi daha da ağır ve halsiz hissetmenize sebep olacaktır.
  • Uykululuk halini baskılamak için aşırı miktarda kahve, çay, enerji içeceği, kola içmekten kaçının. Bu içeceklerin ihtiva ettiği uyarıcı maddelerin etki süresi ortadan kalktığında o ana kadar maskelenmiş olan yorgunluğun etkisi çarpıcı şekilde hissedilecektir. Bunun yerine bol sıvı alımı, mineralli soda ve sular ile taze meyve sularını tercih edebilirsiniz.
  • Balık içeriğindeki kaliteli yağlar, protein ve vitaminler sayesinde kendinizi toparlamanızda harika bir yiyecek dopingi vazifesi görecektir.
  • Mevsime uygun taze meyve ve sebzeleri bol miktarda tüketmek hem kilonuzu kontrol etmeye yardımcı olacak, hem de içerdiği vitaminler sayesinde geride kalan kış mevsiminin olumsuz etkilerini telafi edecektir.
  • Haftada en az üç gün, yarım saat süreyle orta yoğunlukta egzersiz yapmalısınız. Kas kütlesini arttırmaya yönelik yapılan rezistans egzersizleri esnasında salgılanan bazı uyarıcı hormonlar kendinizi fiziksel ve zihinsel açıdan daha dinç hissetmenizi sağlayacak. Açık alanda yapılan bisiklet, yürüyüş, koşu gibi kardiyovasküler kondüsyon sağlayan egzersizler hem stres atmanızı sağlayarak daha kolay ve derin uyumanızı sağlayacak, hem de güneş ışığının tesiriyle D vitamini sentezlemenize yardımcı olacaktır.
  • Hafta sonları dahil, her zaman uyandığınız saatte kalkmaya çalışın. Uyku açığını kapatmak gayretiyle yapılan geç uyanmalar, beden saatinizin şaşmasına sebep olarak uzun vadede kendinizi daha da kötü hissetmenize yol açabilir. Bunun yerine, öğlen yemeklerinde sonra kısa (20-40 dk.) bir şekerleme uykusu yapabilirsiniz.
Hemen Ara