Günümüz modern havacılık dünyasında pilotların sahip olması gereken teknik yetkinlikler büyük ölçüde iyi tanımlanmış ve standardize edilmiştir. Örnek vermek gerekirse, bir ticari havayolu pilotu eğitimi süresince; uçak sistemleri, uçuş ilkeleri, hava hukuku, navigasyon, meteoroloji, radyokomunikasyon teknolojileri, uçuş planlaması gibi çok çeşitli alanlarda yetkinlikler kazanmakta, bu becerilerini de standardize test ve mülakatlarda sergilemek durumundadır. Diğer yandan havacılık tarihi boyunca teknik becerilerin eğitimi ve denetlenmesinde sürekli gelişen ve rafine hale gelen metotlara, kullanılan simülatörler, VR teknolojileri gibi sofistike araç gereçlere rağmen istenmeyen durumlar ortaya çıkmakta; buna paralel şekilde de istenmeyen durumları ön görme ve engelleme çabaları devam etmektedir. Modern havayolu pilotunun teknik beceriler dışında teknik olmayan bir takım psiko-sosyal becerilere (NOTECHs) de sahip olması, uçuş güvenliğinin sürdürülebilirliği adına elzem görülmektedir. Pilotun sahip olması gereken kompleks psiko-sosyal becerilerden bazıları: Durumsal farkındalık, liderlik, stresle başa çıkma, baskı altında bile doğru karar verebilme, duygusal zekâ, takım çalışmasına yatkınlık, etkili iletişim, öz disiplin, öğrenmeye ve kişisel gelişime açıklık, yorgunluk yönetimi, sağlıklı bir özgüven olarak sıralanabilir.
Geçmişteki havacılık felâketleri analiz edildiğinde kazalardan sorumlu insan faktörlerinin %70-80 mertebesinde olduğu göze çarpmaktadır. 1970’li yıllarda yaşanan Tenerife faciası, UA 173 Portland kazası, EA 401 Florida Everglades kazası gibi bir dizi olay analiz edildikten sonra NASA insan faktörleri çalışma grubunun da inisiyatifiyle o yıllarda Kokpit Kaynak Yönetimi, günümüzde Ekip Kaynak Yönetimi (CRM) olarak bilinen eğitim ve uygulamalar bütünü hayata geçirilmiştir.
Bütün bu çabalara rağmen, teknik olmayan becerilerin eğitim yoluyla uçucu personele tam ve etkili şekilde kazandırılması her zaman mümkün görünmemektedir. 2015 yılında German Wings firmasına ait 9525 sefer numaralı uçak, yardımcı pilotu Andreas Lubitz’in iradeli teşebbüsüyle Fransız Alplerine çakıldı. 144 yolcu ve 6 mürettebatın hayatını kaybettiği bu elim olaydan sonra ABD ve Avrupalı pilotlardan oluşan 3.485 kişinin katıldığı bir araştırma Environmental Health Journal’in Aralık 2016 sayısında yayınlandı. Araştırmaya göre 1.848 ticari havayolu pilotundan 233 tanesi (%12,6) klinik depresyon eşiğini aşmakta, 75’i (%4,1) intihar düşünceleri olduğunu ifade etmekteydi. Görünen o ki pilotlar da diğer insanlar gibi gündelik hayatın duygusal iniş ve çakışlarını yaşamaktan muaf değildi…
Bütün bu gelişmelerden sonra EASA 2016 yılında bir dizi yasal düzenleme başlattı ve psikolojik dayanıklılık (resilience) konusunun CRM müfredatına dâhil edilmesini uygun buldu. Psikolojik dayanıklılık 1970’li yıllarda psikoloji yazınına giren bir kavramdır ve kısaca “psikolojik açıdan zorlayıcı durumlarda dahi işlevsel kalmayı başarabilme ve büyük duygusal yıkımlardan sonra ayağa kalkma becerisi” olarak tanımlanabilir. Psikolojik dayanıklılığı yüksek kişiler, travmatik olaylardan, tehditlerden, trajedilerden, baskıdan daha az etkilenirler, ama dayanıklılık seviyesi yüksek kişiler tepkisiz veya apatik değildir. Sadece bu durumları daha iyi yönetebilen kişilerdir. Aile, ilişki ve sağlık sorunları, finansal güçlükler gibi stresli süreçlerde sosyal ve mesleki işlevselliklerini sürdürmeye devam ederler. Büyük yıkımlardan sonra daha çabuk ve etkili şekilde toparlanmasını bilirler.
Psikolojik dayanıklılığı yüksek kişilerin bazı ortak özellikleri olduğu tespit edilmiştir:
- Aile ve yakın çevreden gelen sosyal destek,
- İyimser bir bakış açısı,
- Değişen durum ve şartlara kolay adapte olabilme,
- Amaçlılık,
- Sağlıklı yaşam becerileri,
- Kendi yetenek ve potansiyeline olan güven,
- İletişim ve problem çözme becerisi,
- Kuvvetli duygu ve dürtüleri kontrol edebilme…
Sivil ve askeri havacılık tarihinde psikolojik dayanıklılığın pek çok olumlu ve olumsuz örneğini görmek mümkündür. Beklenmedik ve felaketle sonuçlanabilecek bir kaza durumuna örnek vermek gerekirse; Kaptan Chesley Sullenberger’in çift motor kaybı durumunda uçağı başarılı şekilde Hudson nehrine indirmesi veya Qantas 32 sefer sayılı uçağın pilotu Richard de Crespigny’nin parçalanmış (uncontained) motor arızası sonucu Singapur’a acil iniş yaparken gösterdiği üstün kaptanlık (airmanship/captaincy) mahareti hatırlanabilir. Havacılıkta psikolojik dayanıklılıktan söz edebilmek için sadece çok iyi eğitim alınmış senaryolara değil, beklenmedik ve öngörülemez (siyah kuğu olayları) durumlarla da başa çıkabilmeyi gözden kaçırmamak gerekmektedir.
Psikolojik dayanıklılığı görece düşük olan kişilerde bazı ortak noktalar göze çarpar:
- Engellenmeler karşısında şiddetli öfke patlamaları,
- Olumsuz duyguların baskılanması, uyuşma, kararsızlık, tepki verememe,
- Ümitsizlik, negativizm, potansiyel streslerden kaçınma…
Davranış bilimleri açısından bakılacak olursa durumu stres karşısında savaşma-kaçma-donakalma olarak bilinen karmaşık nöropsikolojik sürecin yansıması olarak yorumlamak mümkündür. Beynin limbik sisteminde bulunan amigdala çekirdeği herhangi bir tehdit algıladığında sağ kalım moduna geçer ve beyindeki diğer yapıların eşgüdümüyle adrenalin, kortizol, norepinefrin gibi stres hormonlarının salgılanması tetiklenir. Psikolojik dayanıklılığı düşük kimselerde bu durum bazen çok şiddetli yahut kalıcı olur ve “limbik korsanlık” olarak da bilinen beynin rasyonel tepkilerini düzenleyen ön (prefrontal) korteks bölgesinin devre dışı kalmasıyla sonuçlanabilir.
Psikolojik dayanıklılık doğuştan gelen ve değişime kapalı bir özellik değildir. Herhangi bir yaş veya dönemde uygun metotlar ile kazandırılıp geliştirilebilir. Dayanıklılığı arttırdığı bilinen bazı yöntemler:
- Sağlıklı bir hayat tarzı, düzenli egzersiz, düzenli beslenme, düzenli uyku,
- Meditasyon,
- Bilinçli farkındalık (mindfulness),
- Sağlıklı sosyal bağlantılar yaratma,
- Değişimi doğal kabul etme ve istenmeyen durumları kabullenme,
- Krizli durumlardan dahi güçlenerek/gelişerek çıkmanın mümkün olduğuna ilişkin pozitif psikoloji anlayışı,
- Kişisel değerlerle uyumlu amaç ve vizyon belirleme.
Kaynaklar:
- Moriarty, D. (2015). Practical Human Factors for Pilots, Academic Press.
- Wu, A.C., Donnelly-McLay, D., Weisskopf, M.G. et al. (2016). Airplane pilot mental health and suicidal thoughts: a cross-sectional descriptive study via anonymous web-based survey. Environmental Health Journal, 15, 121.
- European Union Aviation Safety Agency. Annex II to Decision 2015/022/R.
- Yates, T. M., & Masten, A. S. (2004). Fostering the Future: Resilience Theory and the Practice of Positive Psychology. In P. A. Linley & S. Joseph (Eds.), Positive psychology in practice (pp. 521–539). John Wiley & Sons, Inc..
- Stoop, J., & Kleef, E.V. (2015). Reliable or Resilient: Recovery from the Unanticipated. International journal of performability engineering, 11, 169.
- Cahill, J., Cullen, P., Anwer, S., Gaynor, K., & Wilson, S. (2020). The Requirements for New Tools for Use by Pilots and the Aviation Industry to Manage Risks Pertaining to Work-Related Stress (WRS) and Wellbeing, and the Ensuing Impact on Performance and Safety. Technologies, 8(3), 40.