Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan Veli, “Güzel havalar” şiiri.
Meşgaleleri gereği tabiat ananın periyodik değişimlerini gözlemlemek mecburiyetinde olan balıkçılar, açık deniz kaptanları, bahriyeliler gibi bir grup insanın uzun yıllar sonucu bina ettiği gözlemlerle oluşturdukları anektodal “fırtına takvimi”, 6 mart tarihinde üçüncü cemrenin toprağa düşmesiyle beraber baharın gelişini, yani şairin ifadesiyle güzel havaları müjdeler. Kış mevsiminin çağrıştırdığı zorlu yaşam koşulları doğadaki insan dahil tüm canlılar için soğukla, beslenme ve barınma güçlükleriyle, karanlıkla ve genel bir mücadele ile birlikte sürer gider. Neyse ki ilkbaharın gelişiyle birlikte doğa yeniden hayata canlılık katar, kışı atlatabilmiş olanlara yeni umutlar ve fırsatlar sunar. Bu sebeptendir ki hemen tüm mitolojilerde ilkbahar mevsimi, yenilenme, tazelenme, yeniden doğuş, bereket, çiçeklenme, ürün verme özellikleri olan tanrıçalarla temsil edilir. Bahar tanrıçalarının bir kısmı aynı zamanda cinsellik ve üreme ile alakalı özelliklere sahiptir. Örneğin Roma bahar tanrıçası Flora ve Slav mitolojisinden tanrıça Kostroma, doğurganlık, verimlilik özellikleri taşırlar.
Toplumsal ve folklorik açıdan olduğu kadar, bireysel ve duygusal açıdan da bahar mevsimi yeni umutlar ve bunları gerçekleştirmeye olanak sağlayan enerjik bir ruh hali ile özdeşleşmiştir. Çiçeklerin açması çoğu kişiye coşku verir ve mutluluk getirir. Ve çoğu kişinin, kalben, yeni aşklara açık ve hevesli bir durumda bulunması sık gözlenen bir olgudur. Bu durum halk dilinde espirili bir şekilde “geldi bahar ayları, gevşedi gönül yayları” diye ifade edilir. Peki, acaba insanların bahar aylarıyla beraber aşk’a daha yatkın olmasının bilimsel ve psikolojik bir sebebi var mıdır? İnsanı bahar mevsiminde aşık olmaya hazır hale getiren psikobiyolojik süreçlere bir göz atalım…
Kış depresyonu olarak da bilinen mevsimsel duygudurum bozukluğunun belirtileri baharla birlikte kendiliğinden ortadan kalkmaya başlar. Bilhassa kadınları daha çok etkileyen bu rahatsızlığın etkileri azaldıkça insanlar daha enerjik, daha mutlu, daha huzurlu, daha sosyal hissetmeye başlarlar. Tomurcuklanan çiçekler, kuşların cıvıltısı, tabiatın sıcak renklere bürünmesi ile beraber çoğu insanın kışlık melankolik ruh hali ibresi daha olumlu hisleri gösterdikçe, kişi yeni ilişkilere daha açık hale gelir. North Carolina üniversitesi psikoloji profesörü Jon Abramowitz’e göre heyecanlı, aktif davranmaya başlayan kişilerin beyinlerinde daha çok endorfin, yani morfin benzeri, iyi hissettirici bir hormon salgılamasını tetiklenir.
Havalar ısındıkça ve kışın kısa, karanlık günleri uzamaya başladıkça, beyindeki melatonin hormonunun salgılanma düzeylerinde değişiklikler meydana gelir. Parlak gün ışığı melatonin salgısını baskılar ve bu da genel bir enerji hali, canlılıla ilintilidir. Kışın yavaşlayan metabolizma sonucu kilo alma ve daha fazla uyumaya meyilli olmak yerine artık daha enerjik hissedilmeye başlanır. Yine bu dönemde pek çok insan kış kilolarından kurtulmak için diyet yapmaya başlar. Yaz mevsimi yaklaştıkça spor salonları en yüksek doluluk oranına ulaşır. Havaların da ısınmasıyla birlikte insanlar artık kat kat giyinmek zorunda kalmazlar. Terapist Dr. Jane Greer’e göre, cilt görüntüsü ve tensel açıklık, romantik çekim konusunda etkili bir faktördür. Çoğu kadın omuzlarla kolları açıkta bırakan bluzlarla ve kısa eteklerle kendini daha çekici hisseder.
İlk baharın havaya aşk kokusu yayan bir diğer özelliği de pek çok mutsuz ilişkide gözlenen, “kış boyunca ayrılamama” ıstırabına son vermesidir. Melankolik ve karanlık kış günlerinde insanlar bir de ayrılığın tatsızlığına katlanma konusunda isteksiz davranabilir ve var olan durumu muhafaza etme eğilimi gösterirler. Kışın bitişiyle beraber çok sayıda insan duygu dünyasında da bir “bahar temizliği” yapıp yeni ilişkilere, yeni deneyimlere merhaba derler.
Son olarak, aşkın kesin bir yeri ve zamanı gayet tabii ki olmaz, ancak, tabiattaki dönüşümün belki de en keyifli evresi olan ilkbaharın yeni aşklar için mükemmel bir fırsat kapı olduğunu da gözden kaçırmamak doğru olur. Herkesin romantik dünyasında bahar çiçeklerinin açması dileğiyle…